Tuesday, October 19, 2010

Bir Şarkı, Bir İnsan ve Okulun Arka Bahçesi

Herkesin kendini inanılmaz huzurlu hissettiği gizli bir sığınağı vardır elbet... Oraya adımını attığında aslında kendi dünyana adım atarsın, kimse seni rahatsız etmeyecek gibi hissedersin... Bugün bir 30A yolculuğu aklıma getirdi birden, daha doğrusu hatırlamamı sağladı kendimi nerede daha huzurlu hissettiğimi...
Ben en çok mezarlıkları severim. Evet, birçok insan için ürkütücü olan mezarlıkları... Her bir taşın altında bir hayat yatar aslında, bir geçmiş... Hepsinin bir hikayesi vardır ne kadar konuşup anlatamasalar da.. Aslında mezar taşları anlatır onların hikayelerini... Sen istemedikçe dinlemek zorunda değilsindir; onlar da zorlamazlar, seni zaten kendi haline bırakırlar...

Belki hem bu kadar kalabalık bir o kadar da sessiz olduğu için severim mezarlıkları... Kimse beni rahatsız etmez orada, kendi kendime konuşsam da ağlasam da kimse yadırgamaz. Yüksek sesle konuşup seni rahatsız eden insanlar olmaz orada.. Belki dünyada insanların birbirine saygılı davrandığı nadir yerlerden biri olduğu için severim kim bilir? Belki de en büyük korkumla yüzleştiğim ilk yer olduğu için, kaybetmeyi kabullenmemi sağlayan ilk yer olduğu için severim.. 

Hangi mezarlığa gidersem gideyim aklıma hep aynı şarkı gelir, One Last Goodbye çalar derinlerde bir yerde... Ama bugün Mecidiyeköy'den Maçka'ya ilerlerken aklıma başka bir şarkı, şarkının yer aldığı albüm (mor-sarı renkli, üzerinde çirkin bir maymun olan), şarkının yıllar önce çekilen klibi (grup şarkıyı söylerken kar yağıyordu, kız ve erkek çay bahçesinde oturuyordu...), o grubun albümünü mutlaka almam gerektiğini söyleyen insan ve konuşmanın geçtiği ilkokulun arka bahçesi geldi aklıma... Serbest çağrışım bu olsa gerek! 

"Bugün fazla yarın yok ne dersen de! Kimse durmaz, kimse beklemez.. Eskitirler durduğu yerde zamanı, hayatı..."

No comments:

Post a Comment