Wednesday, September 22, 2010

Küçük Deniz Yıldızı

Dalışla ilgili anılarımı yazmak için bu blogu oluştururken ve bu başlığı seçerken aklıma geçen sene Saros'da yaşadığım bir olay gelmişti. Kaçıncı dalışımdı hatırlamıyorum ancak çok da olmamıştı sanırım... Tünel'deki dalışımızdan daha yeni çıkmıştık Uzunkum'a, ekipmanımı söküp dinlendiğimiz çardağın altına geldiğimde masadaki avucumdan bile daha küçük olan turuncu deniz yıldızını gördüm. "Bak" dedi hocalarımdan biri, "dalıcılardan biri öldürdü küçücük deniz yıldızını!" Oysa yasaktı tüplü dalışta canlı olan her türlü yaratığı çıkarmak... 


Eşit şartlarda değiliz ki! Biz sırtımızda atmosferi taşıyarak onların dünyasına giriyoruz, o dünyanın bir parçası olmaya ve derinlerdeki güzellikleri yaşamaya dalıyoruz; 10 bilemedin 20 metre derinlikten odamızın bir kenarını süsleyecek güzel deniz canlılarını çıkarmaya değil! Oysa ki o yıldızı çıkaran dalıcı bunları hiçe sayarak derinlerden koparıp almıştı o güzelliği... 

Düşündüm, bu güzel yaratıklar bizim olanaklarımız karşısında ne kadar da savunmasızlar kendi dünyalarında. Halbuki hiç birisi gelip de bir dalıcının tüpünü kapatamaz, bizim onlara yaptığımız gibi kendi dünyamızdan bizi koparıp alamaz. Belki sadece zehirleriyle karşılık verirler yarattığımız tehditlere ama onun da çaresini buluruz biz panzehirlerle.

Ne zaman dalsam o küçük deniz yıldızı aklıma gelir, işte bu yüzden blogumun adı o küçük deniz yıldızına ithafen konulmuştur...

No comments:

Post a Comment